Siyah derinin pürüzsüzlüğüyle parıldayan Victoria Cakes ile Yum Thee Boss’un devasa kıvrımları, sokak ortasında adeta bir savaş alanı yaratıyordu. O kocaman kalçalar, iri göğüsler ve gözü kara hırslı bakışlar arasında başlayan çekişme, herkesi büyülüyordu. İki siyah güzellik, büyük bacaklarından yayılan o ağır adımlarla birbirine meydan okuyordu. Her biri kıvırarak gösterdiği gostrasa vücuduyla rakibine karşı üstünlük kurmaya çalışıyordu; o kalça sallamaları ve göğüslerin yukarı aşağı hareketiyle nefesleri kesiyordu.

Yum Thee Boss, kartal pençesi gibi kavradığı Victoria’nın bele kadar sarkan saçlarını sertçe çektiğinde, aralarındaki gerilim alev aldı. Gözlerinde beliren ateşle Victoria kendi hakimiyetini ilan etmek için yumruklarını yumruk yaptı. O an bütün ağırlığını Yum’un sırtına verip kaba kuvvetle iterek yere bastırdı. Büyük siyah kalçasını Yum’un suratına saplarcasına dayadı, nefesi burnuna doluyordu. Yum hızlıca geri çekilip yerden kalkmaya çalışsa da Victoria’nın sivri topuklarıyla yaptığı küt kes dönemeye direnemedi.

Savaşı alevlendiren bu hareketler sonunda Yum boyun eğmedi; dibindeki devasa kara yarak çıktı ortaya! İri kalçasının arasından fırlayan o kalınlıkla Victoria’yı sertçe haşladı. Hızla üzerine atılıp yumruğunu sıkarken aynı anda yarakla da altından vurup amcığını deli gibi doldurdu. Victoria direnmekten vazgeçip kendini tamamen yatağın köşesine bıraktığında, Yum onu kıskaca almıştı bile. Kalın kara yarak her inip çıkışta dört bir yanını zonklatıyor, amcığını ısırır gibi sıkarak aklını kaçırmasına neden oluyordu.

İki bomba bedenin şiddetli sikişi yerde yankılanırken sesler tavana vuruyordu. Victoria’nın iri göğüsleri sarsılıyor, Yum amcığını dibine kadar dayayıp son hamlesini yapıyordu. Sonunda ikisi de çığlık çığlığa orgazm olup yatakta yığıldılar, dudaklarından acı tatlı nefes alışlar yükseliyordu. Bu karanlık savaştan galip çıkan tek şey o büyük siyah yaraktı; hem bedenleri hem ruhları yakmıştı…

Comments are closed.